Coğrafya

İran’ın İsrail’e Yönelik Füze Saldırıları: Bölgesel Gerilimler ve Küresel Etkiler

Ortadoğu’da Füze Savaşları

İran, dün akşam İsrail’i hipersonik balistik füzelerle hedef aldı ve Tel Aviv’e toplamda 200 füze fırlattı. İran medyası, saldırının hedeflerinin %90’ının başarıyla vurulduğunu duyurdu. Tahran yönetimi, saldırının meşru müdafaa kapsamında yalnızca askeri noktaları hedef aldığını belirtti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise “İran bunun bedelini ödeyecek” şeklinde sert bir açıklama yaptı. İran Devrim Muhafızları, bu operasyonun, Hamas lideri İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İranlı general Abbas Nilfuraşan’ın İsrail’in saldırılarında hayatını kaybetmesine karşı bir misilleme olduğunu bildirdi. Aynı zamanda, İsrail ordusu da Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesine, Hizbullah’ın güçlü kalesi olarak bilinen bu noktaya hava saldırısı düzenledi. Orta Doğu’daki güç dengeleri, özellikle son on yıllarda ciddi şekilde değişti. Bölgedeki ülkeler arasındaki çatışmalar, ideolojik ve jeopolitik sebeplerle derinleşmeye devam ediyor. Bu dinamiklerden biri de İran ile İsrail arasındaki gerilimdir. İran’ın bölgedeki etkinliğini artırma ve İsrail’in askeri gücüne meydan okuma politikaları, zaman zaman füze saldırılarıyla kendini göstermektedir. İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırıları, bölgesel tansiyonu artırmakta ve küresel siyasette yankı bulmaktadır.

İran Basını: Hedefler %90 Vuruldu!

İran’ın Tehran Times gazetesi, dün İsrail’e yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından “Hazırız” manşetiyle okurlarına seslendi. Haberde, İran Devrim Muhafızları’nın fırlattığı füzelerin %90 oranında hedefleri başarıyla vurduğu ifade edildi. Ayrıca, “Siyonistlerin, İran’ın istihbarat ve operasyonel yetenekleri karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadığı” vurgulandı.

Kudüs ve Tel Aviv’de Siren Sesleri

Saldırının başlamasıyla birlikte, Kudüs ve Tel Aviv’de patlama ve siren sesleri yükseldi. Tel Aviv’de hava savunma sistemleri hemen devreye girdi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, İran’dan fırlatılan füzelerin bir kısmı Ürdün hava sahasında etkisiz hale getirildi.

AFP haber ajansı, İsrail’in Ben Gurion Havalimanı’nda uçuş trafiğinin geçici olarak durduğunu bildirdi. Uçuşlar saldırının ardından yeniden başlatıldı. İsrailli Haaretz gazetesi ise saldırıda herhangi bir yaralanmanın olmadığını belirtti.

İsrail Başbakanı Netanyahu: İran Büyük Bir Hata Yaptı!

Binyamin Netanyahu, “İran bu gece büyük bir hata yaptı ve bunun bedelini ödeyecekler” diyerek saldırıya yanıt verme niyetini dile getirdi. Netanyahu, İran’ın gerçekleştirdiği füze saldırısının başarısız olduğunu belirterek, bu durumu düşmanın zayıf bir noktası olarak değerlendirdi.

Birleşmiş Milletler temsilcileri de duruma ilişkin güçlü açıklamalarda bulundu. “Harekete geçeceğiz. İran, kısa süre içinde eylemlerinin sonuçlarını hissedecek” ifadelerini kullanan temsilciler, bu tür saldırıların asla cezasız kalmayacağını vurguladı. Ayrıca, İsrail’in vereceği cevabın “acı verici” olacağı konusunda uyarılarda bulundu. Bu ifadeler, Tahran’a karşı yürütülecek politikaların daha da sertleşeceği mesajını taşıyor.

Netanyahu ve diğer yetkililerin açıklamaları, uluslararası arenada güçlü bir yanıt verme kararlılığını ortaya koyarken, İran ile olan gerginliğin daha da tırmanabileceği endişelerini artırıyor. Söz konusu saldırı ve ardından gelen tepkiler, Orta Doğu’daki karmaşık güvenlik dinamiklerini daha da zorlaştıran bir durum yaratmakta.

İsrail: Sonuçları Olacak!

İsrail ordusu, “Bu ciddi bir saldırıydı ve bunun sonuçları olacaktır. Uygun bir yanıt vereceğiz” şeklinde bir açıklama yaptı.

İsrailli yetkililer, gerçekleştirilen iki aşamalı saldırıda 200’den fazla füzenin fırlatıldığını iddia etti. Ayrıca, İsrail ordusu kuzey bölgelerdeki yeni askeri üslerin kapatılmasını emretti.

Ordunun açıklamasına göre, Suriye’de bulunan Hizbullah bağlantılı İmam Hüseyin tümeninin komutanı El-Fakar Hanavi’nin öldürüldüğü belirtildi. Aynı zamanda, İran ve bağlı kuruluşlarından Hizbullah’a silah transferinden sorumlu olan komutan Muhammed Cafer Kasır’ın da günün erken saatlerinde etkisiz hale getirildiği kaydedildi.

Ordu, daha sonra yaptığı açıklamada, “İran’ın bombardımanına karşı kesin ve etkileyici saldırı yeteneklerimizi ne zaman kullanacağımıza biz karar vereceğiz” ifadelerini kullandı.

İran-İsrail Geriliminin Tarihçesi

Arasındaki gerilim, İran İslam Devrimi’nden sonra belirginleşmiştir. 1979’da gerçekleşen devrimle birlikte İran’daki yönetim değişmiş, İsrail karşıtı bir politika benimsenmiştir. Bu yeni rejim, meşru bir devlet olarak tanımamış ve Filistin meselesi üzerinden sürekli eleştirilere başlamıştır. İran’ın, İsrail’in varlığını tehdit olarak görmesi, bölgedeki vekil güçler aracılığıyla yürüttüğü politikalarla daha da somut hale gelmiştir.

İran, başta Hizbullah olmak üzere bölgedeki silahlı gruplara destek vererek İsrail’e karşı dolaylı saldırılar düzenlemiştir. Ancak son yıllarda doğrudan İsrail’e yönelik füze saldırıları da gerçekleştirilmiş ve bu saldırılar, iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırmıştır.

İran’ın Füze Gücü ve Kapasitesi

İran, son yıllarda balistik füze kapasitesini ciddi şekilde artırmıştır. Bölgedeki askeri gücünü pekiştirmek adına geniş çaplı füze geliştirme programları yürüten İran, kısa, orta ve uzun menzilli balistik füze sistemlerine sahip hale gelmiştir. Özellikle Zülfikar, Şahap ve Fateh-110 gibi gelişmiş füze sistemleri, İran’ın İsrail’e yönelik potansiyel saldırılarına zemin hazırlamaktadır.

Bu füzeler, hem İran’ın kendi topraklarından hem de İran’ın etkisi altında olan bölgelerden fırlatılabilecek kapasitededir. Suriye ve Irak’taki milis güçlere verdiği destek sayesinde, İran’ın çeşitli cephelerden tehdit etme kabiliyeti bulunmaktadır. Bu durum, İsrail’in bölgedeki askeri planlamalarını ve savunma sistemlerini sürekli olarak gözden geçirmesine neden olmaktadır.

Suriye ve Lübnan’daki İran Varlığı

İran’ın füze saldırılarında doğrudan kendi topraklarını kullanması ender görülmekle birlikte, genellikle Suriye ve Lübnan’daki müttefikleri üzerinden bu saldırıları gerçekleştirmektedir. Suriye’deki iç savaşın ardından İran, bu ülkeye ciddi bir askeri varlık konuşlandırmış ve burada füze rampaları kurarak İsrail’e tehdit oluşturmuştur.

Tehditlere karşılık olarak Suriye’deki İran hedeflerine yönelik sık sık hava saldırıları düzenlemektedir. İran’ın Lübnan’da Hizbullah üzerinden yürüttüğü politikalar da İsrail’e karşı dolaylı saldırıların başlıca kaynağıdır. Hizbullah, İran’dan aldığı silah yardımları sayesinde ciddi bir füze kapasitesine ulaşmış ve İsrail’in kuzeyini tehdit eder hale gelmiştir.

2020 Sonrası Füze Saldırıları ve İsrail’in Tepkisi

Son yıllarda İran, doğrudan füze saldırıları düzenlemekten çekinmemiştir. 2021 yılında, İran’ın Irak’taki bir milis grubuna verdiği destekle gerçekleştirilen füze saldırısında, İsrail’in kuzey bölgeleri hedef alınmıştır. Bu tür saldırılar, büyük bir tehdit olarak algılanmakta ve askeri yanıtlarla karşılık bulmaktadır.

İsrail, bu tür saldırılara karşı Demir Kubbe (Iron Dome) füze savunma sistemi ile karşı koymaya çalışmaktadır. Ancak İran’ın geliştirdiği uzun menzilli füzeler, İsrail’in bu savunma sistemlerini zaman zaman aşarak tehdit oluşturmaktadır. Özellikle balistik füzelerle gerçekleştirilen saldırılar, İsrail’in savunma sistemlerinde açıklar yaratabilmektedir.

İsrail, İran’ın füze saldırılarına karşı daha güçlü bir savunma geliştirmek adına, ABD ve Batılı müttefikleriyle işbirliği yaparak yeni füze savunma sistemleri üzerinde çalışmalar yürütmektedir. Arrow (Ok) ve David’s Sling (Davud’un Sapanı) gibi füze savunma sistemleri, bu tür tehditlere karşı İsrail’in en önemli savunma mekanizmaları haline gelmiştir.

Bölgesel ve Küresel Sonuçlar

İran’ın füze saldırıları, yalnızca bu iki ülke arasında değil, tüm Orta Doğu’da bir istikrarsızlık kaynağıdır. Saldırılar, bölgedeki diğer ülkeler arasında da gerilimlere yol açmaktadır. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, İran’ın artan askeri gücünden endişe duymakta ve bu durumu bölgesel güvenlik için bir tehdit olarak görmektedir.

ABD ve Batılı ülkeler, İran’ın füze saldırılarını kınamakta ve İsrail’in kendini savunma hakkını desteklemektedir. Ancak bu saldırılar, aynı zamanda İran’a yönelik uluslararası baskının artmasına neden olmaktadır. İran’ın nükleer programı ile ilgili süren müzakereler, bu tür saldırılarla daha da karmaşık hale gelmektedir. Özellikle İran’ın nükleer silah geliştirme potansiyeline karşı büyük bir endişe taşımaktadır ve bu durum, iki ülke arasındaki gerilimi daha da artırmaktadır.

İsrail ve İran Arasındaki Diplomatik Çıkmaz

Füze saldırıları, iki ülke arasında diplomatik bir çıkmazın derinleşmesine yol açmaktadır. İran’ın nükleer programına karşı sert tutumunu sürdürürken, İran da İsrail’in bölgedeki varlığını tehdit olarak görmeye devam etmektedir. İran’ın, Suriye ve Lübnan’da yürüttüğü vekil savaşlar, bu çıkmazı daha da derinleştirmektedir.

Sonuç

İran’ın füze saldırıları, Orta Doğu’daki çatışmaların en kritik unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu saldırılar, bölgesel dengeleri altüst etmekte ve küresel ölçekte siyasi sonuçlar doğurmaktadır. İran, geliştirdiği füze sistemleri ve bölgedeki müttefikleri aracılığıyla tehdit etmeye devam ederken, bu saldırılara karşı daha güçlü bir savunma inşa etmek zorundadır. Füze saldırıları, iki ülke arasındaki diplomatik ve askeri gerilimin en somut örneklerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır.

Detaylı bilgi için Wikipedia’nın resmi web sitesi üzerinden bilgilendirmesini okuyabilirsiniz.

Not: Bu makalede yer alan bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır.

Daha fazla bilgi almak için Coğrafya kategorimizi inceleyebilirsiniz.

To top